enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhphaberspormagazin
DOLAR
34,5206
EURO
36,1768
ALTIN
2.962,95
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Geleceğin Sinyallerini Veriyor

EGEV ve Özgencil Grup iş birliği ile düzenlenen 6.

09.12.2022
0
A+
A-

EGEV ve Özgencil Grup iş birliği ile düzenlenen 6. Ege Ekonomik Forum’da ikinci gün, yoğun bir katılım ile tamamlandı. 

 

Öğleden sonra düzenlenen ve Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği oturum sponsorluğunda gerçekleşen “Yeşil Dünyanın Anahtarı: Yeşil Enerji” başlıklı oturumun açılış konuşması Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanı Dr. Abdullah Buğrahan Karaveli ve İsveç Eski Enerji Bakanı İbrahim Baylan tarafından yapıldı. 

 

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi hakkında bilgi veren Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, “Dünyada toplam enerji kapasitesi 3,1 milyon MW’dır. Bu kapasitenin 1 milyon MW ile 33’ünü Çin, 512 bin MW ile 16,7’sini Avrupa Birliği, 325 bin MW ile 10,6’sını ABD, 53 bin MW ile 1,7’sini ise Türkiye oluşturuyor. Türkiye’nin toplam yenilenebilir enerji kapasitesi 2012’den 2021’e 2,4 kat artarken, Avrupa Birliği’nde bu artış 1,6 kat. Aynı dönem Türkiye’nin kapasitesi rüzgâr enerjisinde 4,7 kat artarak 10 bin 607 MW, hidroelektrikte 1,6 kat artarak 31.493 MW, güneş enerjisinde 652 kat artarak 7 bin 817 MW, biyoenerjide 1,3 kat artarak bin 641 MW, jeotermal enerjide ise 10,4 kat artarak bin 676 MW’a kadar ulaştı. Ülkemizin ve özellikle bölgemizin ekolojik özellikleri düşünüldüğünde yenilenebilir enerjide bu oranların çok daha üzerine çıkabileceğimize inanıyorum. Özellikle rüzgâr enerjisinde oluşan kümelenmenin bu anlamda çok büyük katkısı olacaktır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2027’ye yönelik öngörü raporu da bunu destekliyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjinin 64 büyüyebileceği öngörülüyor. Bu büyümeyle Avrupa’da 4. büyük piyasa olması bekleniyor. Dünyada ise 10. ülke olacağımız tahmin ediliyor” diye konuştu.

 

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanı Dr. Abdullah Buğrahan Karaveli ise “Emisyonla mücadele edeceksek doğal gaz, petrol kömür fiyatlarının düşmesini bekleriz. Ancak tam aksi bir durum yaşandı. Aynı yıl içerisinde dünyaya baskı kuran ülkeler kömür tüketimlerini 19 arttırdı. Bu yüzden enerji sektörü arz güvenliği merkezli bu dengeyi yönetmesi gereken sektördür. Bu demek değildir ki tekrar geriye dönülecek. Hayır, net sıfıra giden bir yol var. Teknoloji de bunu destekliyor” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

 

 “Dünyada yaşanan dönüşüm bizi elektrifikasyona doğru götürüyor ama emisyonla da mücadele etmemiz gerekiyor. O yüzden elektrifikasyon için ihtiyaç olan elektriği, sıfır emisyonlu kaynaklar tarafından sağlanması gerekiyor.”   

 

Türkiye’nin yenilenebilir enerjide ve enerji verimliliğinde çok başarılı bir hikâyesi olduğunu söyleyen Karaveli, “Türkiye’nin kurulu gücünün 54’ünden fazlası yenilenebilir kaynaklı. Son 5 yılda dünyada yenilenebilir ilave kapasite kurulum sıralamasında yedinciyiz. Rüzgâr ve güneş üretiminin toplamdaki payı ile Asya’nın en iyisiyiz. Enerji verimliliği konusunda 2021 yılında enerji yoğunluğunu dünyada en çok iyileştiren ikinci ülkeyiz. Bu yıl birinci olacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

 

Hidrojenin enerjide kullanımı ile ilgili bir stratejik çalışma yapıldığını belirten Karaveli, “Hidrojen Stratejileri Yol Haritası ve Vizyonu” dokümanının ilan edileceğini kaydetti.

 

Fosil yakıtların doğaya verdiği zarara değinen İsveç Eski Enerji Bakanı İbrahim Baylan, “Fosil enerjinin geçmişte dünyaya neler kattığını biliyoruz. Toplumumuzu geliştirmemizi, daha iyi bir yaşam kurmamızı sağladı. Ancak şu anda bunun için ödediğimiz büyük bedeli de biliyoruz. Atmosfere verdiği zararı engellemezsek gezegenimizdeki insanların hayatını tehdit etmeye devam edecek. Bu yüzden bence karşılaşacağımız en büyük zorluk insanlara, endüstrilere ve işletmelere ihtiyaç duydukları enerjiyi sunarken doğaya ve iklime zarar vermemek olacak. Güneş, rüzgâr ve hidro gibi enerjiler, teknolojinin gelişimiyle birlikte 5-10 yıl öncesine göre daha ucuz maliyetli hale geldi. Ayrıca, modern toplumlarda insanlara enerji hizmeti sunmaktan bahsettiğimizde, genellikle üretime odaklanıyoruz fakat İsveç Eski Enerji Bakanı olarak aynı şekilde verimliliğe de odaklanılması gerektiğini düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

 

Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda Çele’nin moderatörlüğünde gerçekleşen “Yeşil dünyanın anahtarı: Yeşil enerji” başlıklı oturumda, İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu, İZSİAD Çevre ve Enerji Komisyonu Başkanı & Danışma Kurulu Üyesi Özkan Mucuk, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Güneydoğu Avrupa Yöneticisi Petya Icheva ve EMA Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı & ENSİA Onursal Başkanı Hüseyin Vatansever yer aldı.

 

Panelde ilk konuşmayı yapan İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu, “80’lerin sonunda hava kirliliğinden okullar tatil oluyordu. Buradan başladık ve şimdi geldiğimiz nokta çok önemli. Orada çeşitli tercihler yapıldı. O zaman doğal gaz daha anlamlı bir tercihti. Her dönemde farklı tercihler yapmak gerekiyor. 2000’lerin başında ne kadar enerji tüketirsek o kadar güçlü olduğumuzu düşünürdük. Şimdi ise tam tersini konuşmaya başladık. Enerji ve karbon yoğunluğu ne kadar az ise o kadar iyi yolda olduğunuzu gösteriyor” diye konuştu.

 

 İZSİAD Çevre ve Enerji Komisyonu Başkanı & Danışma Kurulu Üyesi Özkan Mucuk ise “2011 yılında başlayan lisanssız elektrik üretimi yönetmeliği ile beraber tüm iş dünyası bunun içinde nasıl yer alabileceği gayesi içerisine girdi. Kurduğumuz komisyonla bu konudaki bilinci arttırmak için yola çıktık. Bu çerçevede enerji kooperatifçiliği gibi önemli projelere imza attık. Ülkemizin gündemine giren Avrupa Yeşil Mutabakat çerçevesinde ilk günden itibaren dernek bünyesinde önemli konuşmacılarla üyelerimizin bu konudaki farkındalıklarını arttırmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.

 

 Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Güneydoğu Avrupa Yöneticisi Petya Icheva, “Hidrojen stratejileri diğer politikalarla birlikte daha geniş bir şekilde hazırlanmalı. 60’tan fazla ülke hidrojen stratejilerini geliştirmeye başladı. Hidrojenin, üretim ve ulaşım maliyetlerinden dolayı ciddi yatırım gerektirdiğini de unutmamak gerekiyor. İlk önceliğimizin, fosil yakıt hidrojeninden, yeşil hidrojene geçiş olması gerekiyor. İkinci önceliğimiz ise talebin daha fazla olduğu bölgelere yeterli arzı sağlamak olmalı” diye konuştu.

 

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarında çok büyük bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken EMA Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı & ENSİA Onursal Başkanı Hüseyin Vatansever, “Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enerji maliyetlerinin öngörülemez şekilde artması, yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgiliyi ve yatırım iştahını da kabartmış durumda. Yaşadığımız fiyat artışının çözümü için sadece iş dünyasının değil, tüm bireysel ve kurumsal tüketicilerin yerli, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yatırım yapması gerekiyor. Temiz enerjiye yapılan yatırım artık lüks değil, bir ihtiyaçtır.” dedi.

 

Panelin ardından, Senin Kariyerin Danışmanlık Kurucu Başkanı Gonca Elibol moderatörlüğünde İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Mutlu, esnaf ve sanatkârların bilgi çağına nasıl hazırlandığını dinleyicilere anlattı.

 

İnsan hayatının ayrılmaz parçası esnaf ve sanatkârlardır diye belirten İESOB Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Mutlu, “Esnaf ve sanatkârlar olarak bugüne kadar vardık bugünden sonra da olacağız. Her zaman sizin hayatınızı kolaylaştıran, sizin hayatınızı yönlendiren, size katkı vermeye çalışan insanlarız. Ekonomide ise üretimin ana damarı biziz ve istihdamın da ana damarı biziz. Sosyal yönümüz de var ve esnaf teşkilatının en önemli yönü sosyal yönüdür. Ekonomide de esnaf ve sanatkârlar olmazsa devamını sağlayamaz. O nedenle ekonominin kılcal damarlarıyız. Sıfır faizle kredi veren tek bankayız. Bütün toplumun sosyal yönünü canlandıran esnaf teşkilatıdır” diye konuştu.  

 

Dünyada bir değişim ve dönüşümün içerisinde olduğumuza dikkat çeken Mutlu, “Biz de bu değişim ve dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyoruz. Esnaf teşkilatları her değişimin içinde oldu. Bundan sonra da olacak” ifadelerini kullandı.

 

Günün son oturumunda ise moderatörlüğünü Halıcı Grup CEO’su & Toplum 5.0 Akademi Kurucu Başkanı Dr. Hüseyin Halıcı yaparken, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Akdaş, Universal Robots Türkiye & MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, Bilişim Vadisi Genel Müdürü Serdar İbrahimcioğlu ve İzmir Ticaret Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Tanyeri konuşmacı olarak yer aldı.

 

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Akdaş, “Sanayi 4.0 ve devamında 5.0 yeni bir teknolojiyle tanışmamızı sağlarken, iş dünyamızda ciddi bir değişim ve dönüşümü tabii kılıyor. Üretimin ve ekonominin can damarı olan KOBİ’lerimiz bu değişimi en derinden hisseden kesim” dedi.

 

Akdaş ayrıca şunları kaydetti: “Birçok alanda özellikle pandemi ile birlikte çok daha net olarak gözlemlediğimiz yeni dünya düzeninde iş yapış şekillerinden yönetim tarzına, istihdam modellerinden eğitim alanlarına kadar dijitalleşme ile birlikte bir dizi değişim ortaya çıktı. Bu da yeni düzene ve Sanayi 4.0’ın gerekliliklerine uyum sağlamayı zorunlu hale getiriyor. Sanayi 4.0 ülkemizde henüz yeni yeni telaffuz edilirken Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak 2015 yılında farkındalık yaratmak amacıyla bir kitap hazırladık ve ‘Sanayi 4.0’a uyum sağlayamayan kaybedecek’ dedik. Pandemi ile beraber tüm dünya bu cümleyi test etti. 2015 yılında Sanayi 4.0’ı konuşurken dijitalleşmenin, akıllı fabrikaların altyapısını kurgulamada Eğitim 4.0 vurgusuna dikkat çektik ve çekmeye devam ediyoruz. Eğitim, yarınlarımızın inşası için en temel harçtır. Eğitim 4.0’ı sağlamadan Sanayi 4.0’a veya Sanayi 5.0’a geçemeyiz.”

 

Universal Robots Türkiye & MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök ise “Dünyada operasyonel olarak 3 milyon adet robot endüstriyel anlamda yer alıyor. Özellikle Asya kıtası en çok üretimin yapıldığı ve kurulu olduğu yerdir. Şu anda dünyada en çok robotun kurulduğu ülkelerden bir tanesi Çin. Robotlar sadece endüstride değil, hizmet, sağlık ve birçok alanda kullanılıyor. Robot federasyonu rakamına baktım, 40-50 oranlarında ilerleyen bir robot teknolojisinden bahsediyoruz. Bu da bence ülkemiz için çok değerli ve önemli. Çünkü insanlar robota ve teknolojiye ürkerek bakıyorlar. Bunun içine girip bir yerinden tutup treni yakalayıp onu istediğimiz yöne yönlendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

 

 Bilişim Vadisi ile ilgili bilgiler paylaşan Bilişim Vadisi Genel Müdürü Serdar İbrahimcioğlu, “Panelin konu başlığı ‘Üretimin DNA’sı’. Biz aslında üreticinin DNA’sını değiştiriyoruz. Dolayısıyla üreticinin DNA’sının değiştiği yerde zaten üretimin de DNA’sı değişiyor. Halihazırda yapmaya çalıştığımız şey yeni nesil tedarikçi ekosistemini oluşturmak. Geçenlerde yayınlanan ‘Ulusal Girişimcilik Strateji Belgesi’nde 100 bin girişimciden bahsedildi. Bilişim Vadisi olarak ekosistemi geliştirmek, ekosistemi kurmak ve geleceğe hazırlamak için çalışıyoruz. Bu üreticinin DNA’sı değişirken yapmış olduğumuz eğitim özelinde bugün ‘42 Okulları’ diye yazılım okulları açtık” diyerek düşüncelerini dile getirdi.

 

Dünyanın çok hızlı değişim ve dönüşüm yaşadığını kaydeden İzmir Ticaret Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Tanyeri, “Pandemiden sonra bazı ezberlerin değiştiğini görüyoruz. Üretimde, tedarikte, ve değer zincirlerinde köklü değişimler oldu. Değişime karşı direnç, organizasyonların doğal bir refleksi ama bir şekilde de bunu yönetmek zorundayız. Bu uyumu sağlamadığınız zaman ciddi birtakım problemlerle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.