Carl Gustav Jung’un tanımladığı on iki arketipten en tanınanı “Yaralı Şifacı”dır. Bu kavramıyla, yardımsever insanların başkalarına hizmet sunuşunda aslında kendilerine yardım ettiklerini dile getirir Jung.
Mesleğin kunduracı, yazar, öğretmen, hekim ya da avukat olmasının önemi yoktur; hayatın acılarıyla, zorluklarıyla yaralı olana el uzatan, kendi geçmişinde derin yaralar taşıyandır der…
Şamanlarda du şifacının ortak özelliği “yaralılık”tır.
İşte bu yaralı olma durumundan kişi çeşitli yaralar ile sınanır. Kendisi bu yaraların içinde güçlenir. İnisiyasyon evrensel bir dönüşüm başlatır. Şifacı bu süreçten değişerek dönüşerek çıkması gerekir. Geçmişteki yaralardan hiçbir şey kalmamış olması dönüşmektir. Şifacı aslında yaşam yolculuğunda karşılaşabileceği tehlikeler ve alacağı sorumluluklar ile başa çıkmak için güçlenecektir. Bu dönüşümü ise hayat boyu sürecektir.
İnisiyasyon aslında kişiyi Yaralı şifacı yapandır. “Bizi öldürmeyen güçlendirecektir”.
Acıyı serbest bırakmaya, tecrübeyi kabullenmeye hazır olunmadığında kişinin şifası gelmeyecektir.
Bu kişisel seçim tüm şifacılar için önemli bir başlangıç noktasıdır.
Sonrasında kişisel çalışmalarla insan kendi şifasını sürekli kılabilir ama bu sürekli gayret ve emek gerektirecektir.
Bazen zorlu yeni deneyimler bu yolu inişli çıkışlı yapsa da, tekrarlayan konular dönemeçleri oluştursa da, zorlukların şifasını bir kez bulabilmiş olan, bunu kendi kendine sunmanın tecrübesini yaşamış olan, hiç yola çıkmamış olmakla karşılaştırılamayacak kadar değerlidir.
Niyet eden herkes, yürünecek yolun kolay olmadığını kabul eden herkes “Şifacı” olacaktır.
Meral Bakır birçok kurumsal firmada uzun yıllar yönetici olarak çalıştıktan sonra kendi yaralarını iyileştirme yolculuğuna başladı. Yolculuğa başladığında gurusu ona TRİVENİ ismini verdi. Triveni geçmişi ve geleceği şimdiki zamanda görebilen anlamını taşımaktadır. Sanskritçe üç veninin (üç kanalın) birleşmesi anlamına da gelmektedir. Meral Bakır bir yandan travmalarını acılarını iyileştirirken muhteşem ruhsallığın kapılarını araladı. Ruhsallığı bir yaşam biçimi olarak benimsedi. Bu arada 3 kitap yazdı. Kitaplarını yazarken aura ve çakraların tamamen içine daldı. Spiritüellik ruhsallık ve şifa çalışmaları ile dolu bir yaşam hazzı içinde yoluna devam ediyor. Triveni markası ile atölyeler düzenliyor. Meral Bakır farklı yöntemleri durugörü ile birleştiriyor.
Aura nedir, aura katmanları nelerdir? Vücudun etrafını saran elektromanyetik enerji alanına “aura” adı verilmektedir. Latince anlamı “parıldayan ışık”tır. Aura kelimesi kadim öğretilerde “enerji beden”, “ışık beden”, “kılıf”, “koşa” veya “hare” olarak da adlandırılmıştır.
Bedeni saran bu enerji alanı, renkli ışınımlar, ışık, ısı, ses, geometrik şekiller, titreyen ışık noktaları, spiraller, çizgisel titreşimler, kıvılcımlar ve bulutlar şeklinde olabilir. Bu parçacıklar bulutsu bir yapıda hareket eder ve bir araya gelerek birbirleriyle sürekli etkileşimde bulunurlar.
Sonuç olarak aura; tüm duyguların, düşüncelerin, anıların ve davranış kalıplarının yer aldığı alandır.
Aura sprey bedenimizin etrafındaki aura alanını dengelemeye, zihinsel olarak rahatlamaya ve aura frekanslarını hızlı ve kolay bir şekilde yükseltmeye yardımcı olur. Bulunduğu ortama sıkıldığında enerjiyi arındırıp ferahlatır.
Sanskritçe bir kelime olan “çakra” çark anlamına gelir.
Çakra merkezlerinin asıl amacı sürekli girdaplar şeklinde dönen evrensel yaşam enerjisi pranayı özümsemek ve dağıtmaktır.
Evrensel yaşam enerjisi, bedenimize çakra merkezleri aracılığı ile girebilir. Her bir çakra merkezi farklı bir enerjinin bedene giriş kapısıdır. Bu nedenle çakralar tıkandığında bizim için gerekli olan enerji bedene giremez dolayısıyla fiziksel ve psikolojik dengesizlikler ve hastalıklar baş gösterir.
Çakra spreyi tüm Çakraları dengelemeye ve zihinsel olarak rahatlamaya yardımcı olur. Çakra frekanslarını hızlı ve kolay bir şekilde yükseltmeyi destekler. Bulunduğu ortama sıkıldığında enerjiyi arındırıp ferahlatır.