Azerbaycan ve Ermenistan, uzun süredir süren çatışmaların sona erdirilmesi ve bölgesel barışın tesis edilmesi amacıyla ABD’nin arabuluculuğunda tarihi bir adım attı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın 8 Ağustos’ta Washington DC’de gerçekleştirdiği zirvenin ardından, iki ülke arasında “Azerbaycan ile Ermenistan Arasında Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Tesisi Hakkında Anlaşma” metni resmen paraflandı ve kamuoyuna açıklandı.
Anlaşma metnini Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla paylaşan yetkililer, 17 maddeden oluşan belgenin, iki ülke arasında kalıcı barış, sınırların belirlenmesi, ekonomik iş birliği ve diplomatik ilişkilerin kurulması gibi kritik maddeleri içerdiğini bildirdi. Metnin paraflanması, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan tarafından Washington’daki zirve sırasında yapıldı.
Anlaşmada, özellikle Dağlık Karabağ bölgesindeki statü sorununa yönelik nihai bir çözüm bulunması, bölgesel ulaşım ve ticaret yollarının açılması, mültecilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşü, askeri gerilimin azaltılması ve uluslararası gözlemcilerin bölgeye gönderilmesi gibi önemli maddeler yer alıyor. Ayrıca, iki ülke arasında doğrudan demiryolu ve kara yolu bağlantılarının yeniden kurulması hedefleniyor.
ABD Başkanı Donald Trump, zirve sonrasında yaptığı açıklamada, bu anlaşmanın Kafkasya bölgesinde istikrarın tesis edilmesi açısından “çok büyük bir zafer” olduğunu ifade etti. Trump, ABD’nin barış sürecindeki aktif rolüyle bölgede kalıcı bir çözüme katkı sunduğunu vurguladı.
Anlaşmanın resmi olarak yürürlüğe girmesi için hem Azerbaycan hem de Ermenistan parlamentolarının onayı gerekiyor. Uzmanlar, bu metnin tarihsel bir dönüm noktası olabileceğini, ancak uygulama aşamasında karşılıklı güvenin inşasının kritik öneme sahip olduğunu belirtiyor.
İki ülke arasındaki gerginliğin en yoğun olduğu dönemlerin ardından yayınlanan bu barış anlaşması metni, Kafkasya coğrafyasında yeni bir sayfanın açılacağı umudunu doğururken, uluslararası camia da sürecin takipçisi olmaya devam ediyor.
